Kapalı kapılar ardındaki yaşama dair hem travestilerin hem de erkeklerin yaptığı hataları uzmana sorduk. İlişkinizin zamanla yıpranıp balon gibi patlamasını istemiyorsanız bu yazıyı mutlaka okuyun. İşte kaçınmanız gereken 10 seks günahı…
Genetik şifreler, evrenin gizemi çözüledursun henüz kimse net olarak istanbul travesti ne ister veya erkek ne söyler konusunda emin olamıyor. travesti ve erkek ilişkisinin “karmaşık” durumu hiçbir zaman “net” konumuna geçemiyor. Bu durumun pek çok sebebi bulunuyor. En temeli travesti ve erkeğin iki ayrı dünyaya sahip olmasından kaynaklanıyor. Türkiye Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği (Psikoder) Başkanı Dr. Cem Keçe, bu tehlikeli karışımın ilişkilerdeki hataları meydana getirdiğini söylüyor. Üstelik yapılan ilk hatanın, çatışmasız, kavgasız mükemmel bir ilişki yaşama arzusu olduğunu vurguluyor: “Oysa çatışmasız mükemmel ilişki diye bir şey yok. Sadece huzurlu, dengeli ve her iki tarafın da tatmin olduğu bir ilişki var. Her iki tarafın da bunu kabullenip ilişkisine bu perspektifle yaklaşması gerekli. İlişkiler söz konusu kadın ve erkekse elbette problemsiz olmuyor. Çatışmalı bir ilişkide çözüm arapsaçına döndüğünde iletişim, karşılıklı yaklaşım ve tutumlar göz önüne alınmalı.”
Ölümcül günahlar
Dr. Cem Keçe, insanın doğası gereği ilişkilerinde “ölümcül günahlar” adı verilen “hatalar” yapmasını şu şekilde açıklıyor: “Açık olmak gerekirse herkes hata yapıyor ama bunları yapmamak gerektiğini hatırlayacak birilerinin olmasını istiyor. Çünkü ilişkileri çürüten şeyler oluyor ve insan mükemmel bir canlı değil. travesti ve erkek iki ayrı dünyaya sahip ve bu farklılık tehlikeli karışımı ortaya çıkarıyor. Bu karışım ister istemez ilişkilerdeki ölümcül günahları meydana getiriyor. Seks hayatında kesinlikle yapılmaması gereken şeyler var. Şimdi sıralayacaklarım, her ilişkinin zamanla yıpranıp yıkılmasına yol açan ve kadınların yaptığı çok önemli hataları içeriyor.”
İşte kadınların 10 hatası:
1-Kutsal anneyi oynamak
Annelik tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın annelik kimliğinin getirdiği aseksüelite bulunuyor. Ancak bu kimliğinizi yatak odanızın kapısına asmanız gerekiyor. Çünkü eşiniz için siz, onun evlenmeden önce aşık olduğu ve arzu duyduğu kadınsınız. Bu bakış açısı evliliğinizin en sağlam temelini oluşturuyor. Sizin annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırmanız da bu temele balyozla vurmak gibi. Bu nedenle evlilik hayatında önce kadın, sonra anne olmalısınız. Kadınlığınız anneliğin içinde yok olmamalı.
2-Orgazm taklidi yapmak
Her şeyden önce bilinmesi gereken şudur; her cinsel ilişkinin sonunda orgazm zorunlu değil. Kadınların bu tür cinsel hurafeleri bir kenara bırakması gerekiyor. Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak, erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutum. Kadınlar böyle yaparak erkeklerin kendilerine saygılarını kaybetmelerini engellediğini, onlara iyilik yaptığını düşünüyor. Belki erkekler ilk anda orgazm taklidini fark etmeyebilir ama daha sonra öğrenmeleriyle kısır bir döngü içine giriliyor ve sürekli olarak partnerlerinin orgazm taklidi yapıp yapmadıklarını düşünmeye başlıyor. Bu durum erkeklerde başaramama korkusu adını verdiğimiz performans anksiyetesine neden olabiliyor. Kadınlar orgazm taklidi yapmak yerine dürüst olmalı. Çünkü samimiyet ve dürüstlük ilişkiler için can simidi görevi görüyor. Ayrıca cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değil. Cinselliğin sonunda çiftin cebinde kalması gerekenler, duygusal paylaşımların ve haz dolu anların bolluğu oluyor. Başta göze alınmayan küçük hayal kırıklıkları, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açıp çifti geri dönülmez bir noktaya taşıyabiliyor.
3-İlişkideki gizem ve tutku için çabalamamak
Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocasına ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, “kankasıymış” gibi muamele etmesi. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca erkekle her şeyini paylaşmaya başlıyor. Oysa kadının da ayrı dünyası olması gerekiyor. Kız arkadaşlarla konuşulan birtakım kadınsı konuların partnerle paylaşılmaması gerekiyor. Kadınların ve erkeklerin kendilerine has gizemleri olmalı. Gizem tutkuyu besliyor, tutku ise cinselliğin devamını sağlıyor. Tutku, irade ile yargıları aşan güçlü bir coşku, istek, amaç ve ihtiras olarak tanımlanıyor. Ayrıca tutku; bir insanın istemesine, duymasına ve düşünmesine egemen olabilecek güçlü bir eğilim, uzun süreli, kalıcı ve güçlü bir duygulanım. Kadınlar ilişkilerindeki gizem ve tutku için çabalamadığında çiftin cinsel beklentileri zamanla karşılıklı olarak azalıyor ve ilişkiler istenmeyen noktalara sürüklenebiliyor. Çiftin arzularının karşılıklı olarak devam edebilmesi, kadınlığa has mahremiyetin partnerle paylaşılmamasına bağlı.
4-Erkeğin erotizmini aşağılamak
Kadınlar romantizmi sever, erkekler ise erotizmi sever; bu neredeyse evrensel bir kuraldır. Erotizm çoğu zaman aşk oyunlarını, erotik filmleri veya pornoyu kapsıyor, öncelikle kadınların bu durumu kabullenmesi gerekiyor. Kadınlar partnerlerinin erotizmini yargılamak veya aşağılamak yerine, anlamaya, paylaşmaya ve eşlik etmeye çalışmalı. Erotizmi konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde partnerlerinin erotik film izleme gibi tekliflerine önyargısız yaklaşmak, yatak odasına renk getirebiliyor.
5-İlişki sırasında sessiz kalmak
Erkek uyarılmak için duymaya ve görmeye ihtiyaç duyar. Bunu ondan esirgemeniz de en az onun kadar sizin de cinsel uyumunuza etki edebiliyor. Daha çok hissedebilmek için duyguları dile dökmek, gerektiğinde inlemek, çığlık atmak gibi bedensel duyumlarla duyguları dışa vurmak, mutlu bir yatağın altın sırrı olarak kabul ediliyor.
6-Kendi bedeninde kusur bulmak
Kadınların kendilerini sevmesi ve beğenmesi, cinsel yaşamlarında hem kendi hem de partnerlerinin tatmini için hayati önem taşıyor. Çünkü kendini sevmeyen bir başkasını gerçekten sevemez, kendine değer vermeyen gerçekten bir başkasına değer veremez. Kısa ya da uzun, şişman ya da çok zayıf fark etmez, her kadın güzeldir. Bu nedenle kadınlar gerektiğinde aydınlıkta veya açık ışıkta partnerleriyle birlikte olmalı, evde mahrem yerlerde iç çamaşırlarıyla dolaşmalı ve ilk önce kendi bedenleriyle flört etmeli.
7-Başka kadınları aşağılamak ve hakaret etmek
Başka insanları bedensel veya kişiliksel özellikleriyle aşağılamak kimse tarafından hoş karşılanmaz. Kendini mükemmel kabul edip herkesi küçük görmek, sürekli eleştirmek ve açıklarını dile getirmek partneriniz için rahatsız edici bir hal alabilir. Kadınlar eleştirmek söz konusu olunca erkeklere göre hemcinslerine karşı acımasızdır. Bu tutum erkeklerin hoşuna gitmez. Annesinin, kız kardeşinin veya kadın bir iş arkadaşının durup dururken eleştirilmesi bir süre sonra erkeğin bu eleştirileri içselleştirmesine yol açabileceği için bir gün o eleştiriler birikip size dönebilir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen insanlarla ve kendinizle barışık bir karakter çizerek kendinize olan güveninizi ortaya koyun. Bu size yönelik daha olumlu bir portre çizecektir.
8-Seksi bir amaç için kullanmak
Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Cinsellikte kadının ve erkeğin bedenlerini birbirlerine bir armağan olarak sunması gerekiyor. Cinselliği ruhun ve bedenin paylaşılması dışında kişisel bir amaç veya bir şeyler elde etmek için kullanmak ilişkinin kalitesini bozacaktır. Ayrıca cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmak gerekiyor. Yatakta elde edilebilen en büyük kazanç partnerle paylaşılan hazlar ve güzel anlar olmalı. Çünkü cinsellikle daha fazla sevgi veya gelecek garantisi elde etmeye çalışmak, o ilişkinin masumiyetini bozar.
9- Penis boyunu takıntı yapmak
Geçmişten bugüne kadar, çok yanlış bir şekilde, penis boyu erkekliğin bir göstergesi olarak algılanmış, takıntıya dönüşmüş ve birçok çiftin hayatını çekilmez hale getirmiştir. Çiftlerin cinsel hayatlarını daha doyurucu yaşayabilmeleri için; penis boyunu dert etmeksizin birbirlerine güvenmeleri, dokunmanın verdiği hazza odaklanmaları, samimi ve açık konuşabilmeleri, koşulsuzca birbirlerini sevmeleri, saygı duymaları ve birbirlerine şefkat göstermeleri daha önemlidir.
Penisin boyu değil işlevi önemlidir. Sanıldığının aksine penis boyuyla cinsel performans arasında doğrudan bir ilişki bulunmuyor. Penisin en önemli işlevi kadının gebe kalmasını sağlamak, diğer işlevi ise cinsellik içgüdüsünü tatmin etmek. Bu iki işlevin yerine getirilebilmesi sperm sayısı ve işlevlerinin yeterli olmasına, boşalmanın denetim altına alınmasına, ereksiyonun gerekli zamanlarda devreye girmesine ve yeterli süre sürdürülmesine bağlıdır.
Ayrıca vajina ortalama 10 cm uzunluğunda boru şeklinde bir organdır. Vajinanın en çok haz alınan bölümü dışarıya yakın üçte birlik kısmıdır. Yapılan çalışmalar girişteki bu 3–4 cm’lik kısım ile klitoris arasında sinirsel bağlantılar olduğunu gösteriyor. Bu nedenle kadınlarda cinsel haz merkezi vajina değil klitoristir. Klitorisin uyarılabilmesi için penisin çok uzun olmasına gerek yoktur. Kadınların mastürbasyon ile keşfettikleri “direkt klitoral boşalma”ya ek olarak sonradan öğrendikleri “vajinal boşalma”, “dolaylı klitoral boşalma” olarak adlandırılıyor. “Vajinal orgazm” ise vajinal boşalmaya yol açan direkt klitoral temasların yanında kadının beyninde başlayan ve tüm bedeni kaplayan bir olaydır, bedensel boşalmaya ruhsal boşalmanın eklenmesidir.
10- Erkeğe özensiz davranmak
Her erkek ve elbette her insan beğenilmek, önemsenmek ister. Kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını, özen göstermesini de ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını, küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Kadının bu şekilde erkeğe özenli davranması kendine ve ilişkisine verdiği değerin bir göstergesidir. Ayrıca her insan beğenilmek ve önemsenmek isteyip, kendine saygı duyulmasını bekliyor. Erkek, akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını ve küçük sürprizler hazırlamasını hayal ediyor. Bu nedenle kadınların partnerlerine özenli davranması kendilerine ve ilişkilerine verdikleri değerin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
KADIN OLMADAN “ANNE” OLMAK…
Uzun süredir evli olan ve çocuk sahibi olmalarına rağmen cinsel yaşamlarında hiç doyuma ulaşamayan kadınların sayısı son zamanlarda artıyor. Psikoder Başkanı Dr. Cem Keçe, kadınların çoğu için cinselliğin evlilikle birlikte başladığını ve bu nedenle çoğu zaman sağlıklı olarak yaşanamadığını söylüyor. Dr. Keçe, toplumumuzda, evlenecek kadının toplum içindeki değerinin, cinsel deneyimsizliğiyle belirlendiğinden ve “bakirelik” tanımının kutsandığından da bahsediyor. “Kız çocukları yetiştirilirken, cinselliğin erkeklere özgü olduğu, sadece erkeğin zevk aldığı, kadın için çoğu zaman mide bulandırıcı, acı veren ama evliliğin devam etmesi ve anne olmak için yerine getirilmesi gereken bir kadınlık görevi olduğu öğretiliyor. Aile ve toplum baskısı, cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, cinsel eğitim yetersizliği, cinselliğin ayıp, günah veya yasak olarak kabul edilmesi nedeniyle, kadınlarımız cinsellik hakkında yeterince bilgi sahibi olamıyor. Bilgi sahibi olmak bir yana cinselliği kelime hazinelerine dahi ekleyemiyor.”
Dr. Cem Keçe, evleninceye kadar cinselliği hiç bilmeyen veya çoğu zaman yaflamayan genç kızların, evlilikle birlikte cinsel hayata başladığını söylüyor ve ekliyor:“Hayatı boyunca cinsel fantezi kurmamış, birini arzuladığında kendinden utanmış, suç işlediğini ya da günaha girdiğini düşünmüş, kızlık zarını korunması gereken en önemli yapı olarak görmüş, hiç mastürbasyon yapmamış, kendi bedenine yabancılaşmış, cinselliği eşine karşı yerine getirilmesi gereken bir görev ya da onu sevdiğini gösterebilmesinin bir yolu olarak algılayan kadın için cinsellik; haz alınacak güzel bir yaşantı olmaktan çok istenmeyen bir durum haline dönüşebiliyor.”
Türk toplumunda çoğu zaman yatakta aktif olan erkek olarak kabul ediliyor; ilişkinin uzunluğunu, kısalığını, tarzını erkek belirliyor. Erkek isterse sevişiliyor, istemezse sevişilmiyor. Dr. Keçe, “Kadın da erkeğin isteklerine uyum gösterebilmeyi mutlu bir cinsellik göstergesi olarak algılamaya bafllayabiliyor. Bu da bir kadın olarak cinselliği hak olarak görme sürecini sekteye uğratıyor ve ‘Kadın doğulmaz kadın olunur’ sözünün içini boşaltıyor. Cinselliği hak ettiğine inanan ve rahat bir şekilde yaşayan bir kadın olmadan anne olmak yani erkenden çocuk sahibi olmak kadınlarımızın bir açmazı. Bir kadın gerçekten kendi bedenini ve eflinin bedenini tanıyıp, keflfedip, rahat ve gevflemifl bir halde, cinsel haz alıp haz verebilecek bir seviyeye gelmek için en az üç yıla ihtiyaç duyuyor. Çünkü seks yapmak öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir davranış. Üç yıldan önce erken bir hamilelik yaşayan her kadın daha tam anlamıyla kadın olmadan anne olmak zorunda kalıyor, bu da mutsuz ve tatmin olamayan kadın sayısının hızla artmasına yol açıyor.” Evliliklerde ilk üç yıl çok önemli görülüyor. Bu süre çiftin cinsellik dışında diğer konularda da bir uyuma gelebilmesi için genellikle yeterli olmuyor. Dr. Cem Keçe, bu nedenle yeni evlenen çiftlere “Tam olarak kadın olmadan anne olmamak için en az üç yıl çocuk yapmayın!” önerisinde bulunuyor.
Kadının biyolojik olarak cinsel haz alma, boşalma veya orgazm olma kapasitesi erkeğe göre fazla. Ancak bu kapasitenin kullanılabilmesi için kadının öncelikle onun farkında olması gerekiyor. Dr. Keçe, kadınlara yaflamlarının ilk yıllarından itibaren cinsel sağlık bilgisi verilmesinin, cinselliği yaflamanın bir günah, konuşmanın ise ayıp olmadığının öğretilmesinin, gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları en baştan ortadan kaldıracağını söylüyor ve ekliyor: “Cinsel eğitim şart. Çünkü cinselliğin tam olarak gelişimi temas, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat gibi temel ihtiyaçların doyumuna bağlı. Cinsel isteğin nerede, ne zaman kiminle yaşanıp yaşanamayacağı, ahlaki değerler ve sosyal yapılar tarafından belirleniyor. Oysa ki bir kadın cinselliği, sevgiyi paylaşmanın bir parçası olarak görmeli. Böylece kadın cinsel doyum yaşama ve haz alma kapasitesini artırabilir. Tüm bunların sonucunda da cinsellikten korkmayan, cinsel arzularını, düşüncelerini eşiyle paylaşan daha sağlıklı ve daha mutlu kadınlar ortaya çıkacaktır.”
Son yorumlar