Saçlarınıza düzenli bakım uyguladığınızda aslında çok bir şey yapmanıza zaten gerek kalmaz. Güzel bir uykuyla geceden taranmış saçlarınız sabah size kendinizi prenses gibi hissettirebilir.
İşte mükemmel saçlara sahip olmak için yapanız gerekenler…
Prenses muamelisi
Saten çarşaflarla uyanmanın verdiği tatlı his bir yana saten ve ipek çarşaflar saçlarınıza prensesler gibi bakıyor. Saten veya ipek çarşaflar gece saçınızın birbirine karışmasını ve saçlarınızın kırılmasını engeller. Daha güzel saçlarla uyanmak için kendinize ve saçlarınıza prenses gibi davranın.
Bakım şart
Cildiniz ve yüzünüz ne kadar bakıma ihtiyaç duyuyolarsa saçlarınızın da o kadar bakıma ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden saç maskelerine ve saçınıza uygun saç bakımınıza yeterli önemi verin. Ve unutmayın ki her saç eşsiz ve travesti partnere özeldir, bu yüzden güzel ve bakımlı saçlarla sahip olmak istiyorsanız kendi saçınızın uzmanı olmalısınız.
Akşam duşu
Sabah alınan duş sonrası tam kurumayan saçlarla dışarı çıkmak hastalığın habercisi olurken, sabahları duş sonrası hemen saçlara şekil vermeye çalışmak da saatleri alabilir. Bu yüzden kışın güzel saçların en kolay sırrı akşamdan duş almak!
Yanlış zaman, yanlış tarak
Kışın saçınıza yapabileceğiniz en kötü şey, saçınızı sabah taramak. Kışın neredeyse her durumda elektriklenmeye müsait olan saçlarınızı sabahtan tararsanız tüm gün elektrikli saçlarınıza maruz kalabilirsiniz. Fazlasıyla rahatsız edici bu durumu önlemek için sabah saçınıza fırçayı değdirmeyin.
Ertesi gün saçı
Şehir efsanesi olmaktan çok, mucize olarak nitelendirebileceğimiz ertesi gün saçının kıymetini bilin. Kışın her gün duş almak fazlasıyla yorucu olmakla beraber, istanbul travestileri saçları için de bir o kadar yıpratıcı. Ertesi gün saçının tek sırrı ise tabiki de saçı yıkamamak. İlk günden daha güzel görünen ertesi gün saçı biraz yağlandığı için de farklı saç stilleri denemeyi de kolaylaştırıyor.
Travesti Yatmadan Önce Bunları Yapmalı!
İşte uyumadan önce mutlaka yapmanız gereken 8 güzellik rutini…
Cildinizi ılık suyla durulayın
Cildinizi temizlerken her zaman ılık su kullanın. Ilık su, damarları harekete geçirerek kan akşını hızlandırır ve cildinizin her zaman taze bir görüntüye kavuşmasına yardımcı olur.
Nemlendirin
Cildinizin sağlıklı ve pürüzsüz görünmesini mi istiyorsunuz? İhtiyacınız olan tek şey doğru nemlendiriciyi bulmak. Temizleme işleminin ardından cilt tipinize uygun bir nemlendirici ile gerekli nem desteğini sağlayın. Nemlendirici kremler yerine doğal yağlar da kullanabilirsiniz. Ancak bu tip ürünleri kullanmadan önce mutlaka bir dermatologa danışın.
Peeling yapın
Cildinizi gün boyu şehir temposunda kirleten ve bozan tüm dış etkenlerden peeling ile kurtulmak ve rahatlatmak mümkün. Bu taze his, hem daha rahat uyumanızı hem de cildinizi yenilemenizi sağlayacak
Ilık suyun ardından soğuk suya geçin
Ilık suyla cildinizi duruladıktan sonra son adım olarak soğuk suyla yüzünüzü yıkayın. Soğuk su, cildinizin sıkılaşmasına yardımcı olacak.
Yüzünüzü havluyla kurulayın
Cildinizi kirden arındırdıktan sonra temiz bir havlu kullanarak yukarı doğru hareketlerle yüzünüzü kurulayın. Yüzünüzü kurularken cildinize nazik davranmayı ihmal etmeyin. Havluyla yüzünüze sert dokunuşlar yaparsanız, cildiniz tahriş olabilir.
Yüz maskesi uygulayın
Gün boyu maske yapıp bekletme imkanınız olmayabilir. Gece ise bunun için en uygun zaman. Siz maskenizi bekletirken, telefonunuzla sosyal medyada turlayabilir; başucu kitabınızdan birkaç sayfa okuyabilirsiniz.
Ayak ve el bakımı
El ve ayak bakımınızı uyguladıktan sonra nemlendirmek ve uyumak sizde masaj etkisi yaratacaktır.
Su ve sabunla yıkayın
Cilt tipiniz nasıl olursa olsun, uyumadan önce yüzünüzdeki tüm makyajı ve kiri temizlemeniz şart. Cilt tipinize uygun bir sabun ya da likit temizleyici bu iş için yeterli. Cildinizi temizlerken önemli olan tek şey yumuşak ve yavaş hareketlerle kiri yüzünüzden arındırmanız. 30 saniye boyunca yüzünüzü ve boynunuzu yıkamanız kırışıklığın oluşmaması için yeterli.
Belli bölgeleri hedef alan kolay egzersizlerle bu sorunlardan kurtulabilirsiniz.
Evde Kolay egzersiz
Ayaklarınızı birbirine değecek şekilde sıkıca kapayıp kendinizi duvara yaslayın. Yalnız, duvar ve vücudunuz arasında eğim olmasına dikkat edin. Çünkü bu eğim biraz zorlanmanızı, dolayısıyla da kaslarınızın hareket etmesini sağlayacak. Duvara eğimli dururken, kollarınızdan destek alarak dikilin ve son hamlede kollarınız yanınızda kalsın. Bu hareketin 5 ila 10 defa tekrarlanması gerekiyor. Ama dikkat: 10’dan fazla yaparak vücudu zorlamak yok!
Sert ve dayanıklı kollar için
35- 40 yaşlarına geldiğinizde siz de vücudunuzun şeklinin bozulduğu hissine kapıldınız mı? Giydiğiniz kıyafetlerle olup biteni örtmeye çalışıyorsunuz ama bu defa da Batman’le akrabası çıkma ihtimaliniz var, durum bu. Peki belli bir yaşta da olsanız, bedeninizi yeniden şekillendirebileceğinizi söylesek? Hem de spor salonunda, dışarıda ya da evde hemen yapabileceğiniz hiç de sır sayılmayan birkaç hareketle.
Şimdi sıkı durun: Plana göre 5’er dakikalık 3 seansta yapacağınız bu egzersizlerle, siz bile kendinize inanamayacaksınız!
Evde Kolay egzersiz
Sırt üstü yere uzanın, kollarınızı iki yana açın. Sağ bacağınız gergin kalırken, sol bacağınızı bükün. Gevşeyin ve yukarı bakın. Paralel biçimde duran ellerinizi havada el çırpıyor gibi birleştirirken, sırt kısmınızı sola çevirin. Bu arada sağ bacağınızın sabit, sol bacağınızın da bükük olmasına dikkat edin. Sonra, aynı hareketi bu defa, sol bacak gergin, sağ bacak bükükken yapın.
Spor salonunda En iyi alet
Spor salonunda vücudun her yerini aynı anda çalıştıran ve şekle sokmaya yarayan en iyi alet, kuşkusuz “yürüme bandı”. Düzenli yapılan yürüyüş, vücut eğriliğini ortalama yüzde 4- 5 arasında azaltıyor ve yağlanmayı önlüyor. Üstelik şimdiye kadar birikmiş ve sizi rahatsız eden yağlardan da, kardiyo makinası sayesinde kurtulmak mümkün.
Yardımcı egzersiz
Özellikle popo, üst bacak ve belinizi çalıştıran aletler, yan kaslarınızı da harekete geçirir. Bunun için vücudunuzun üst kısmını dik tutarak hafif ağrılık çalışmak, en doğru seçim. Ama bu tip aletlerle çalışırken omurganızdaki diskleri zorlamamaya dikkat etmelisiniz. Küçüklüğünüzden kalma hullahop’unuz hala duruyor mu? Ayrıca pilates ve oryantal dans da, vücudunuzun şeklini yeniden yapılandırmanıza yardım edebilir.
Dışarıda Koşuya başlayın
Düzenli koşma, gerçekten de vücudunuzu değiştirmeye başlar. Koşu, sağ ve sol bacağı çalıştırarak bütün bedeninizi dengeli şekilde düzenlemeye yarar. Bu da vücudunuzda büyük ölçekli bir değişim yaratır. Hazır bahar da gelmişken, koşarak forma ulaşmak tam bir keyif olacak.
Çevik ve esnek bir duruş edinin
Günlük hayatımızda çoğunlukla yanlış oturuyoruz. Ayakta dengemizi sağlamak için dik durmayı ihmal ediyor, bilgisayar başında çalışırken sırtımızı fark etmeden eğiyoruz.
Sonuç: Daha erken deforme olan kemikler, kısalan boy ve hareket etmekte zorlanan eklemler. Düzgün bir duruş için, sağ ve sol omzumuzun, belimizin, sırtımızın, hatta çenemizin bile hareket edişine dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle sırt kaslarını ve kürek kemiklerindeki fiksatifleri güçlendirmek doğru olacaktır. 40 yaşına gelene kadar, istanbul travestileri vücutlarının şeklini korumak için düzenli olarak egzersiz yapmaları gerekiyor.
Spor salonunda En iyi alet
Kollarınızdaki biceps kaslarını mı şişirmek istiyorsunuz? O zaman sizi, biraz daha meşakkatli bir egzersiz bekliyor: ” Arm Curl” makinesinde çalışmanız şart. Kollarınızda ciddi bir değişiklik ve büyüklük istiyorsanız birbirini izleyen 7 ağır hareketi yapmalısınız. Durun tahmin edelim, sizin gözünüz yükseklerde: Daha büyük ve dikkat çekici kaslara sahip olmayı hedefliyorsunuz. O zaman bu makinede hareketi 21 defa tekrar etmeniz gerekecek.
Yardımcı egzersiz: Salonda sizi birden yoracak ya da ağır gelecek aletlerle çalışmak yerine, çok sert olmayan bir bar ya da Gym Stick yardımıyla egzersiz yapmayı tercih etmelisiniz. Böylece Body Pump’taki gibi bir verimi daha kolay alabilirsiniz.
Dışarıda Kuzey Avrupalı yürüyüşü
Yürüyüş sever misiniz? O halde stilinizde biraz değişiklik yaparak, minik gezintilerinizi travesti vücudunuzu şekillendirmek için değerlendirebilirsiniz. Tıpkı Kuzey Avrupalı insanların yaptığı gibi, bir baston yardımıyla büyük ve uzun adımlar atarak yürüyüş yapmak, eşittir kusursuz büyük kol kasları demek, unutmayın! Bu egzersizi haftada bir yapmanız yeterli.
Güzel bir vücuda kavuşun
Vücudumuz doğal olarak, zorunlu hormonal değişimler sebebiyle bozulmaya ve şekil değiştirmeye meyillidir. Fiziksel aktivitelerin azlığı hatta hiç yapılmaması, yanlış beslenme ve şekere olan bağımlılığımız, bu olumsuzluğu artırıyor. Bunu önlemek için evde yalnızca birkaç dakikanızı alacak hareketlerle çalışmaya başlamanızı öneren koç, ilerleyen haftalarda egzersiz sıklığını ve tekrarını artırarak vücudunuzu yeniden şekillendirebileceğinizi garanti ediyor.
Evde Kolay egzersiz
Kollarınızı belinizin hizasına getirin. Avuçlarınız yere bakacak şekilde dirsekten kırarak karşıya doğru yön verin. Bu arada bacaklarınız, kapalı pozisyonda olmalı. İstanbul travesti kollarınızı iki yana doğru açıp kapatın ama bel hizasından kaymasına izin vermeyin. 10 kere tekrar edeceğiniz bu basit egzersizle hem sırtınızın, hem belinizle göğüslerinizin, hem de kıpırdamadığı halde bacaklarınızın bile çalıştığını hissedeceksiniz. Bu egzersizi mutlaka ayakta yapmalısınız.
Spor salonunda En iyi alet
Haftada 30-40 dakika yapılan bisiklet egzersizi bütün kaslar üzerinde ciddi bir yarar sağlayacaktır.
Yardımcı egzersiz
Yoga, çalışmaktan ve stresten olumsuz etkilenen eklemlerinizi açmak için, en iyi yollardan biri. Ayrıca duruşunuzun güçlenmesine de katkısı müthiş. Bunun dışında yapılacak en iyi şey, pilates’e başlamak.
Dışarıda
Tai-chi deneyin. Havalar güzelleşmeye başladı. Bu da demektir ki parklarda gezintiler de hız kazanacak. Araya birde tai-chi sıkıştırmaya ne dersiniz? İyi ve dengeli bir duruş için bu dövüş sanatını denemeye değer.
Günümüzde erken menopoza yol açabilen bir başka önemli neden de, son yıllarda özellikle genç kızlar olmak üzere travestilerin sıfır bedene ulaşma çabaları.
Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Travesti Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük, sadece obezite değil, aynı zamanda çok zayıf olmanın da üreme sağlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekerek, “Çünkü vücuttaki yağ oranı kritik yağ sınırı olan yüzde 12’nin altına düştüğünde üreme fonksiyonları da durabiliyor.
Bunun sonucunda da travestinin genç yaşta olmasına rağmen hamile kalmasını önleyen ve yaşam kalitesini ciddi boyutlarda etkileyebilen “hipolatamik amenore”, bir başka deyişle adetin beyinsel olarak durdurulması tablosu ortaya çıkabiliyor. Bu olguların üçte birinde de erken menopoz ortaya çıkabiliyor. ” diyor.
ENERJİ YOKLUĞU VE HATALI DİYETLER ÜREME FONKSİYONLARINI DURDURUYOR
Aşırı zayıf olan travestiler de hem enerji yokluğu hem de hatalı diyetler nedeniyle gerekli yaşamsal maddelerin alınmaması sonucu bozulan hücre aktiviteleri üreme fonksiyonlarını durduruyor.
Travesti Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük, aşırı zayıflık durumu ne kadar uzun olursa, kalıcı etkilerinin de o kadar çok olacağını belirterek, “Örneğin daha sonra tekrar normal diyete dönülüp ideal kiloya erişilse bile bu kadınların yaklaşık yüzde 30’unda adet görememe durumu kalıcı hale geliyor. ” diyor.
ÜREME SİSTEMİ BÜYÜK BİR ENERJİYE İHTİYAÇ DUYUYOR İstanbul travestileri üreme sistemi dışarıdan gelen etkilere son derece açık oluyor ve belirgin bir şekilde etkileniyor. Üreme büyük bir enerjiye ihtiyaç duyuyor. Enerjinin az olduğu zamanlar ile açlık dönemlerinde üreme fonksiyonları duruyor. İnsan üremesinin beslenme ile ilişkisi 3 olayın analizinden anlaşılıyor:
1. Dünyada açlık çekilen zamanlardaki veriler.
2. Kaşeksi denilen hastalığı olan çok zayıf kadınlardan elde edilen veriler.
3. Aşırı spor nedeni ile hızla yağ kaybeden sporculardan elde edilen veriler. Yapılan analizlere göre; besinlerle alınan enerji ilk olarak kalp-damar sistemi ve beyinsel aktiviteler gibi yaşam fonksiyonları için kullanılıyor. Bunu ikinci olarak hareket ve büyüme gibi kısıtlanabilir fonksiyonlar takip ediyor. Son olarak da yeterli enerji olursa üreme fonksiyonları için kullanılıyor.
İLK BELİRTİSİ ADET DÖNGÜSÜNÜN HIZLANMASI
Normalde adet döngüsü ortalama 28 günde bir oluyor. Adet döngüsünün 22 günden daha sık olmasının genellikle yumurtalık rezervinin azaldığına işaret ettiğini söyleyen Travesti Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük, “Durum her zaman böyle olmasa da, FSH hormon yüksekliği tespit edilirse hastanın durumuna uygun üreme ve doğurganlığın korunması seçeneklerinin anlatılması gerekiyor.” diyor.
Adet döngüsünün hızlanmasından başka, tablo daha da ilerlediğinde; vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişki, cinsel isteksizlik, sıcak basmaları, uyku ve konsantrasyon bozuklukları, depresyon, iş veya okulda başarı düşüşü görülebiliyor. Son aşamada da adet kanamaları seyrekleşmeye başlıyor. Menopoz tam oturduğunda ise adetler tamamen kesiliyor. İlerleyen yıllarda kemik erimesi, kalp hastalıklarında artış, vücut şeklinde ve oranlarında değişim, örneğin erkek tipi göbeklenme görülüyor.
ŞİKAYETLER OLUŞMADAN ÖNCE TEDBİR ALINMALI
Belirtiler ortaya çıktığında çoğu kez durum oldukça ciddi boyutlara ulaşmış oluyor.
Bu nedenle her kadının erken menopoz açısından risk faktörlerine sahip olup olmadığını analiz etmesinin son derece önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Tansu Küçük, “Eğer belirgin bir erken menopoz riski varsa belirtiler henüz ortaya çıkmadan doktora başvurulmalı ve doğurganlığı koruma seçenekleri hakkında fikir edinilmeli.” diyor.
DİĞER RİSK FAKTÖRLERİ NELER?
-Ailede erken menopoz öyküsü,-Turner sendromu veya Swyer sendromu gibi kromozal hastalıklar,
-Galaktozemi ve talassemi majör gibi bazı enzim eksiklikleri,
-Kemoterapi ya da radyoterapi,
-Sık geçirilen yumurtalık ameliyatları,
-Kabakulak ve zona gibi enfeksiyonlar,
-Tiroit, romatizmal artrit, diyabet, vitiligo gibi bazı otoimmün hastalıklar,
-Epilepsi,-Sigara,-Stres,-Aşırı zayıflık veya obezite,
-Bazı meslekler
-Bayan kuaföründe çalışanlar-Kimyasal kozmetik satıcıları,
-Solvent ile çalışan ressamlar / boyacılar,
-Propanediol, metilolakrilamid, monometil eter, ftalatlar ile çalışanlar
MENOPOZA KARŞI ÖNLEM ALIN
Travesti Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tansu Küçük, menopoz yaşını geciktirebilmeniz için yaşam alışkanlıklarınızda dikkat etmeniz gereken noktaları şöyle sıralıyor:
-Stresinizi azaltacak önlemler alın.
-Sigara içmeyin ve pasif içicilikten uzak durun.
-Zararlı olduğu bilinen propanediol, metilolakrilamid, monometil eter gibi kimyasal maddelerden kaçının.
-Spora hayatınızda yer verin. Mümkünse her gün, değilse haftanın en az 3 günü bu egzersizlerden birini mutlaka uygulayın: 50 dakika tempolu yürüyüş, 30 dakika yüzme, 30 dakika bisiklet veya 45 dakika jimnastik.
-Sıfır beden ya da obez olmayın. Vücut Kitle indeksinizi hesaplayın: Ağırlık (kilo)/boy2 metre. Vücut Kitle indeksinizin 18-30 arasında olmasına dikkat edin.
-Antioksidan ilaçlar alın: Örneğin Koenzim-Q 10, L-arginin veya Royal jelly takviyesi yapabilirsiniz.
-Kalsiyumdan zengin beslenin: Günde 200 ml süt, yoğurt veya dondurma yiyin.
-Güneşlenerek D vitamini aktivasyonuna yardımcı olun.
-Oksijen radikali emme kapasitesi yüksek antioksidan besinleri tüketin: Balık, ceviz, taze fındık, kabak çekirdeği, brokoli, lahana, karnabahar, domates, biber, havuç, mürdüm eriği, nar, üzüm, çilek karpuz, işlenmemiş tahıl ve ürünleri bu besinler arasında yer alıyor. Aynı zamanda yeşil çay ve taze greyfurt suyu da oksijen radikali emme kapasitesi yüksek olan içeceklerden.
Kahvaltı, kilo vermek isteyen travestiler için güne başlamanın ilk şartı olmalı. Ancak gece geç saatte yemek yediğimizde ve sabah uyandığımızda biraz da fazla yemiş olmanın pişmanlık duygusuyla kahvaltı atlanıyor. Öğle yemeği de geçiştirilirse akşamüstü ve gece yeme döngüsü tekrar etmeye başlıyor. Başka bir deyişle gece yemelerinizin sebebi aslında, kah- valtıyı atlıyor olmanız diyebiliriz.
Öğün atlamak zayıflatmıyor
Araştırmalara göre, kahvaltıyı atlayan veya geçiştiren travesti, öğle saatlerinde sağlıksız yemek seçme eğiliminde oluyor ve gün içinde daha fazla yemek yiyor. Kahvaltı etmeyen bireylerin bazılarıysa daha eksik kalori aldığı için kendini avantajlı zannediyor. Oysa diğer öğünlerde bu açığı fazlasıyla kapatmış oluyor. Kahvaltı etmek veya atlamak, vücutta iştah metabolizmasını etkiliyor ve gün boyu artıp azalarak kan şekeri değerini belirliyor. Güne harika bir şekilde başlamanın en iyi yolu, dengeli kan şekeri seviyesi sağlamak ve daha az kalori almak. Kahvaltıda protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin sağlanması da önemli. Bu şekilde uygun besinlerden oluşan bir kahvaltı tüketildiğinde vücudumuzda sürekli bir enerji üretimi söz konusu. Üstelik kahvaltı, bağırsak hareketlerinin düzeni ve posa ihtiyacı için de önem taşıyor.
Mazeretler bitmiyor
Birçok araştırma, güne kahvaltıyla başlamanın önemini gösteriyor. Bu öğünde sağlıklı seçimler yaparak beden kitle indeksinizi azaltmanız ve kilo vermeniz mümkün. Kahvaltıyı atlamak, erkeklere oranla istanbul travestileri daha güçlü etkiler gösteriyor. Zamansızlık, geç uyanma, iştahsızlık, yorgunluk, aç hissetmemek kah-valtı yapmayan bireylerin genel mazeretleri. Ama unutmayın ki bunlar, mazeret. Düzeltmek sizin elinizde, hemen şimdi değişim için karar verebilirsiniz.
Kahvaltı kalorileri: Peynir, ekmek, zeytinden oluşan klasik kahvaltılardan sıkılanlar için yumurta, yoğurt veya yulaf tercih etmek daha az kalori almayı ve kilo kaybetmeyi sağlıyor.
Tam tahıllara yönelin: Kahvaltılık gevrekler ve rafine edilmiş ekmekle tam tahıllı ekmek arasında yapılan bir araştırmaya göre, tam tahıllar içeren bir kahvaltı, sizi daha uzun tok tutması açısından avantajlı. Tam tahıllı ürün tüketen bireyler, diğer gruba göre kahvaltıyı takip eden sekiz saat boyunca kendilerini daha az aç hissediyor. Ekmek olarak tam buğday, çavdar, kepek de seçilebilir.
Yumurta yiyin: Yumurta, anne sütünden sonra en kaliteli protein. Aynı zamanda uzun süre tok tutucu etkiye sahip. Kilo vermeye çalışan ve yaşları 25-60 arasında değişen bireyler üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, kahvaltıda iki yumurta tüketenler, poğaça tüketenlere oranla yüzde 65 daha fazla kilo kaybetti ve gün içinde daha enerjik olduklarını belirtti.
Çok şekerli seçeneklerden uzak durun: Sabah kahvaltı olarak gofret, kek, kurabiye, çikolata ve şeker ilaveli kahvaltılık gevrek yiyenler, kan şekerinde oynamalar yaşayacağı için 1-2 saat içinde tekrar acıkacak ve enerji düşüklüğü yaşayacak.
Farklı seçenekler İstanbul travesti yataktan aç kalkmak durumunda değil ve bazı bireyler erken vakitte bir şey yiyemedikleri için de kahvaltıyı atlayabiliyor. Uyandığınızda aç değilseniz bile iki saat içinde kahvaltı yapmanızı öneririm ki, vücudunuz güne başladığı komutunu alsın ve metabolizmayı çalıştırmaya başlasın. Aşağıdaki seçenekleri deneyebilirsiniz:
* Tam tahıllı, şekersiz kahvaltılık gevreklerle süt,
* Grisiniyle fıstık ezmesi,
* Yoğurtla yulaf,
* Meyveyle ceviz,
* Bir tam yumurta ve iki beyazla peynirli omlet,
* Kefirle light kepekli kraker,
* Tam buğday unundan yapılmış kreple bal.
Günümüzde şişmanlık “harcadığından fazla kalori almanın kaçınılmaz sonucu” gibi görülse de aslında bu söylem büyük bir problemi basite indirgemektir. Tüketilen besinlerin içindeki gizli düşmanlar da kilo almayı sağlamakta ve başta obezite olmak üzere birçok hastalığın kapılarını açmaktadır.
KARACİĞER KARGO MANTIĞI İLE ÇALIŞIR İstanbul travestileri sindirim yoluyla kana karışan tüm besinler kimi kendi başına kimi de onları tanıyıp refakat eden özel proteinlerce doğru karaciğere götürülmektedir. Karaciğer bunları ayırmakta ve gerektiğinde de işleme tabi tutmaktadır. Bir kargo mantığı ile çalışarak “lipoprotein” adı verilen ve adeta kargo kutularına benzer özel proteinlerle paketlemekte, üzerine de içinde ne olduğunu ve nereye teslim edileceğini gösteren bir barkod yapıştırıp daha sonra tekrar kana vermektedir. Hemen göndermeyeceklerini ise depolamaktadır. Eğer bu kargonun içindeki madde “trans yağ, oksitlenmiş yağ ya da vücudun tanımadığı bir şey” ise hücreler bu kargoyu almak istemez ve geri gönderirler. Karaciğer ise bu iade edilen bozuk kargoyu gözden uzak bir yere (cilt altı gibi) adeta sürgüne göndermektedir. Basit mantıkla, toksik maddeden kurtulmaya çalışmakta, adeta onları yağ dokusu içinde izole etmeye çalışmaktadır. Sonuç şişmanlık yani istenmeyen yerlerde yağların birikmesi ve vücudun deforme olmasıdır.
TOKSİK YAĞLAR VÜCUTTA BİRİKİR
İnsanlığın eski düşmanı şişmanlığı, toksik yağların olmaması gereken yerde depolanıp vücudun tahammül edemeyeceği miktarlara ulaşması” şeklinde tanımlamak doğru olacaktır. Aşırı yemek, hareketsizlik kilo almak için elbette birer faktördür. Örneğin; bir deney hayvanı fazla beslendiğinde ya da tokluk merkezini kontrol eden tek bir geni/hormonu yok edildiğinde obeziteye yol açılabilir. Bu tablonun temelinde “hücresel düzeyde kapasite zorlanması” yatmaktadır. Ancak günümüz insanındaki durum çok daha farklıdır. Bunun nedeni tükettiğimiz gıdaların organizmamızın tanımadığı şeker, yağ ve amino asitlerle dolu olmasıdır. Kısacası bunlar doğal değildir ve problemin asıl sebebidir.
CİLT YAŞLANIR, YAŞLANMA HIZLANIR, KANSER KAPIYI ÇALABİLİR
Hücre içine giren toksinler hastalık ve kansere giden yolu açmaktadır. Yağ depolarında istiflenen toksinler ise; olduğu yerdeki dolaşımı bozmakta ve insülin, leptin, adiponektin, cinsiyet hormonları gibi hormonlara itaat etmemeye kadar bir dizi metabolik probleme yol açmaktadır. Zamanla bu durum daha da kötüleşerek kontrolden çıkmaktadır. Giderek daha da kilo alma ve vücudun deforme olması bir yana cilt sağlığı bozulmuş, kırışıklıklar, lekeler ve selülit ortaya çıkmış, yaşlanma hızlanmıştır. Kanser, kronik organ hasarı, beyin ve sinir sistemini dejenere eden hastalıklar (Alzheimer gibi) ise işin başka bir boyutudur.
İşte sişmanlıktan korunmanın ipuçları:
1.Öğünleri aceleye getirmeyin, sakin ve rahat bir ortamda yemeye çalışın. İyi çiğneyin.
2.Lokmalar arasında birkaç yudumdan fazla su içmeyin.
3.Günlük kalorinin ¾’ünü kahvaltı ve öğlen yemeğinde almaya çalışın, akşam yemeği sonrası atıştırmalardan kaçının.
4.Doğal/geleneksel yöntemlerle beslenmiş hayvanların etini, yumurtasını tercih edin. Dana ve tavuk etini ızgara yerine güveçte pişirin.
5.Sebze/meyve satın alırken bilinçli davranın.
6.Kahvaltı dışında yemekle, meyve tüketmeyin.
7.Pastörize günlük sütten yapılmış yoğurt ve kefir tercih edin.
8.Yağsız/light ürünleri bilinçli tüketin.
9.Salatalarınıza elma sirkesi, nar ekşisi koyun, uygun miktarda turşu tüketin (cam şişede olanları tercih edin).
10.Tiroid hormonlarınızı, insülin düzeylerinizi ve idrarınızın pH’sını kontrol ettirin.
11.Konserve, işlenmiş, hazır gıdaları bilinçli tüketin, tatlandırıcıları (doğal olsa da) hekiminize danışmadan kullanmayın.
12.Kaliteli uyku ve egzersizi ihmal etmeyin, stresi nasıl yöneteceğinizi öğrenin.
13.Güneşten yeterli derecede faydalanın.
14.Sağlıklı bir bağırsak florasını nasıl idame ettireceğinizi öğrenin.
15.Ağız hijyenini ihmal etmeyin.
Meme estetiği genç travestilerde son derece önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Hayati Akbaş, “Bazı travesti ve genç kızlarda doğuştan meme gelişimi eksik olur. Bu travesti için çok ciddi bir handikaptır. Genç bir kızın psikolojisini tamamen bozan, ondaki özgüven duygusunu yitirmesine yol açan ve kadınlık duygusunda ciddi eksiklikler oluşturan bir durumdur” dedi.
“Genç kızlar sutyenlerine kağıt koyuyor”
Birçok genç kızın göğüsleri gelişmediği için evlenmek istemediğini, sosyal ortamlardan uzak durduğunu hatta agresif olduğunu ifade eden Akbaş, “Kızlar memelerinin küçük olma eksikliklerini gidermek için sutyenlerinin içersine kağıt koyarlar, bez koyarlar hatta bir takım silikonkoyanlar bile var. Bazen aileler çocuklarının bu psikolojik durumlarının farkına varmıyorlar.
Bazen vardıklarında da önemsemiyorlar. Eğer genç bir kız 18 yaşını tamamlamış, meme gelişimi olmamışsa, bu genç kızın mutlaka bir estetik operasyonla normal göğüslerine kavuşması gerekir. Altta yapan bir hormonal bozukluk varsa bu araştırılmalıdır. Bunlar araştırıldıktan sonra meme gelişimi eksikliği söz konusu ise mutlaka bunun estetik bir operasyonla düzeltilmesi gerekir” diye konuştu.
”Silikon patmalaması mümkün değil”
Meme büyütmelerde silikon patlamasının mümkün olmadığını ifade eden Akbaş, “Memelerdekisilikonların patlaması hemen hemen mümkün değildir. Bunlar magazinsel bir söylentidir. Silikonlar hastanın sağlığı yönünden ve onun hayatının ileriki aşamalarında en ufak bir yan etkisi söz konusu değildir. Memelerine silikon yaptıranlar çocuk doğurup, çocuklarını emzirebilirler. Normal bir kadın ne yapabiliyorsa, meme büyütme operasyona geçirmiş bir travesti de aynısını yapabilir” açıklamasında bulundu.
Meme içleri boşalan anneler çocuklarını suçluyor
Doğum sonrası bazı kadınlarda memelerinin küçüldüğünü hatta bunun yüzünden çocuklarını sorumlu tuttuklarını ifade eden Akbaş, “Bazı istanbul travestileri özellikle doğumdan sonra var olan göğüslerinin küçüldüğünü ve içinin boşaldığını ifade ederler. Biz buna doğum sonrası meme küçülmesi veya doğum sonrası meme azalması diyoruz.
Bazı kadınlarda bunlar oluyor ve bunlarda ciddi bir rahatsızlıktır. Yine bu kadınlar doğumdan sonra memelerinde meydana gelen boşalma ve küçülmelerde çok ciddi rahatsızlık duyuyorlar. Eski güzelliklerinin ve kadınsılıklarının kaybolduğuna inanırlar. Buda onların annelik duygularının keyifle yaşamalarına engel olur. Hatta bazen çocuklarını bile suçlarlar ‘senin yüzünden ben bu hale geldim’ derler. Buda bir istanbul travesti için ciddi bir psikoloji sıkıntıdır” bilgilerine yer verdi.
”Aileler bu konuda kız çocuklarını desteklemeli”
Ailelere önerilerde bulunan Akbaş, “Aileler bu konuda kız çocuklarını desteklemeli. Onların bu ihtiyaçlarına olumlu bakmaları gerekir. Aksi takdirde bu kızlar hayatta başarısız, kendilerine güvenmeyen, kadınsı duyguları körelmiş, evlilik ve çocuk yapmamayı düşünmeyen bireyler halinde yaşamaya çalışırlar.
Çocuklarınızın göğüs gelişimi yeterli olmamışsa mutlaka bir estetik plastik cerrahi operasyonu ile bu problemin çözülmesi gerekir. Memenin protezlerle büyütülmesinde memnuniyet oranı en yüksek estetik operasyondur. Bu operasyonlarda yüzde 99’un üzerinde bir memnuniyet vardır” şeklinde konuştu.
İyi çalışan bir metabolizmaya sahipseniz, aldığınız kalorileri kolayca yakar ve kilo kontrolü sağlamakta zorluk çekmezsiniz. Bu durumda zinde ve formda bir yaşam sizin için çok da zor olmaz. Peki ya metabolizmanız yavaşsa? Yediklerinizi kolayca yakan bir metabolizmaya sahip değilseniz ve sürekli kilo kontrolü sağlamaya çalışıyorsanız neler yapabilirsiniz?
İşte metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olacak altın maddeler…
Protein
Proteinlerin vücutta kullanılabilmesi için harcanan enerji, karbonhidrat ve yağlar için harcanan enerjiden daha fazladır. Yeterli miktarda protein tüketerek metabolizma hızınızı artırabilirsiniz. Sağlıklı bir birey için, günlük protein ihtiyacı kilo başına 1 gramdır. (Ör: 60 kilo olan bir birey için 60 gr.)
Daha düzenli yiyin
Günde 3 ana 3 ara öğün tüketmeye özen gösterin. Böylece metabolizmanız sürekli aktif kalacaktır.
Asla aç kalmayın
Aç kalmak ya da öğün atlamak kesinlikle metabolizmanıza olumlu yönde etki etmez. Aksine, düzenli ve yeterli beslenerek metabolizmanızı canlandırabilirsiniz. Bu nedenle aç kalmamaya özen gösterin.
Kalori alımını bir anda azaltmamak
Alınan kaloriyi bir anda kaloriyi fazlaca düşürmek kilo kaybında kısa süreli bir kayıp sağlayabilir; ancak uzun vadede bu kaybı koruyamama ihtimaliniz çok yüksektir. Bir anda fazla kalori kaybı sonucunda metabolizmanız negatif etkilenir.
Kas oranını artırmak
Vücuttaki kas oranı arttıkça, metabolizma hızlanır. Fakat kas oranının sağlıklı sınırlar içerisinde artırılarak, olması gereken değerlerin aşılmaması gerektiği unutulmamalıdır.
Egzersiz sıklığını artırmak
Yapılan araştırmalar, düzenli olarak egzersiz yapmanın metabolizma hızının artmasında büyük önem taşıdığını göstermektedir. Hareketsiz yaşantıdan uzaklaşarak, metabolizmanızı canlandırın.
Kahve
Kahve, içerdiği kafein sayesinde metabolizma için canlandırıcı özelliğe sahiptir. Özellikle Türk kahvesi, filtre kahve ve ekspresso gibi yüksek miktarda kafein içeren kahvelerin tüketimi, metabolizma hızına destek sağlayabilir. Ancak, tansiyon hastalarının kahve ürünlerini dikkatli tüketmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Yeşil çay
Yapılan araştırmalara göre, yeşil çay metabolizma üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Günde 2-3 fincan yeşil çay (özellikle çubuk tarçın ile tüketildiğinde) tüketimi metabolizmanızı hızlandırmaya yardımcı olacaktır.
Şok diyetlerden uzak durun
Metabolizmanızı şoka uğratarak yorabilecek ve olumsuz etkilenmesine sebep olabilecek diyetlerden uzak durun. Çok düşük kalorili, aynı tipte besinler içeren veya tek besin grubuna yönelik besinlerden oluşan diyetleri uygulamaktan kaçının. Aksi halde, metabolizmanızı hızlandırmak yerine yavaşlamasına sebep olabilirsiniz.
İstanbul Travestilerinin Zayıf Kalma Sırları
Bazı istanbul travestileri nasıl zayıf kalıyor?
İşte sırrı:
– Diyet savaşlarını kazanmak istiyorsanız, tabağınızı sebze ve meyveyle doldurun. Sebze ve meyve yediklerinizin temelini oluşturmalıdır.
– Meyve ve sebze tüketenlerin, karbonhidrat tüketenlere oranla kilo sorunu daha azdır çünkü meyve ve sebzeler düşük enerjili besin grubudur.
– Yani koca koca tabaklarda salata ve sebze tüketseniz de, diğer besinlere göre daha az kalori alırsınız. Üstelik meyve ve sebzeler genel olarak lif ve su bakımından çok zengindirler.
– İşin mantığını kavramanız gerekiyor. Yaktığınız kaloriden az kalori tüketirseniz, kilo verebilirsiniz.
– Doğru bir beslenme planına başlamadan önce tüm vücudunuz için check-up yaptırın ve herhangi bir sağlık sorununuz olup olmadığını kontrol ettirin.
– Siz sağlıklı bir bedene sahip olmak için mücadele edeceksiniz, önemli olan televizyonda gördüğünüz mankenler gibi olmak değil, vücudunuz için doğru olan kilo ve sağlığa sahip olmaktır.
– Anneniz çocukken yemekten önce bir şey yememeniz gerektiğini, bunun iştahınızı kapatacağını söylerdi ya; bu doğru! O yüzden yemekten önce çorba için veya salata yiyin.
– Yemekten önce yenen çorba veya salata açlık hissini azaltır ve ana yemeğin daha az yenmesini sağlar. Elbette kremalı çorbalar ve bol yağlı soslu salataları tercih etmeyin.
– Yiyeceklerin sizi hakimiyet altına almasına izin vermeyin. Diyet yapan kişilerin hayalini pizza, hamburger, patates kızartması, pasta gibi kalorili şeyler süsler. Bundan uzak durun.
– Giderek kronikleşen bu durum, diyetin daha zor yapılmasına neden olur. Siz yiyeceğiniz gıdaların hayaline yönelin. Olayı pozitif hale getirin. Sağlığınızı, hafifleyeceğinizi, zayıflayınca olacağınız hali görün ve düşünün.
– Yediklerinizi yazarsanız, diyetten daha fazla verim alırsınız. Bu liste sayesinde daha sağlıklı beslenmeye başladığınızı göreceksiniz.
– İçtiklerinizin kalorisini atlamayın. Sadece yedikleriniz değil, içtiklerinizin de bir kalori değeri vardır. Bir bardak kola 150 kaloridir. Bir kadeh şarap 125 kaloridir. Toplamda size fazladan kilo demektir.
– Zayıf travesti atıştıracak bir şey aradıklarında, kalorisi düşük ama görüntüsü büyük şeyleri tercih ediyorlar. Meyve, sebze ve yoğurt gibi tercihler, küçük ve kalorisi yüksek şeylerden daha büyük göründüğünden, önce beyninizi doyurmanızı sağlıyor.
– Besinler hacim olarak büyük olduklarında, kalorisi az bile olsa, insan beyni onu daha karın doyurucu buluyor.
– Eğer çok sık dışarıda yemek yiyorsanız, bu durum diyet yapmanızı riske atabilir. Restoranlardaki porsiyonlar büyüktür ve para ödediğiniz için hepsini bitirmek zorunda hissedersiniz. Yani doysanız bile yemeye devam edersiniz.
– Restoranlarda hazırlanan yemeklerin sebze olanları bile yüksek kalori içerebilir, bu yüzden yemeden önce neyle pişirildiğini öğrenmelisiniz. Dışarıda yiyecekseniz, ızgara ve salatayı tercih edin.
Ünlülerden Diyet Tüyoları
İşte, Rihanna’dan Demi Moor’a ünlü kadınların zayıf kalabilme sırları ve diyet stratejileri…
Rihanna
Her daim fit olmayı başaran Rihanna, kilo vermek için sıkı diyetler yapmak yerine spor ve sağlıklı beslenmeye yöneliyor. “İyi hissetmenin tek yolu sağlıklı beslenmek ve spora gitmek. Eğer bu bakış açısına sahipseniz, kilo vermek için uğraşmanıza gerek kalmaz ve bu konuda oldukça başarılı olursunuz.” Diyerek konuyu özetleyen yıldız, yumurta beyazı, taze meyve-sebzeleri tüketmeye ve bol su içmeye özen gösteriyor. Karbonhidratları ise en büyük düşmanı olarak görüyor.
Demi Moore
Kırk ve üstü yaşlardaki kadınlar, düşüşe geçen östrojen hormonu seviyesi nedeniyle daha çok yağlı ve karbonhidratlı besinler tüketmeye meyillidirler. Ancak şeker ve tatlı krizleri her daim vardır. 51 yaşındaki Demi Moore, bu tip tatlı krizlerini taze elma dilimlerinin üzerine yer fıstığı ezmesi sürerek atlatıyor.
Jennifer Garner
Hamilelik döneminde epey kilo alan Jennifer Garner, bu durumdan kurtulmak ve eski fit görüntüsüne kavuşmak için epey vakit harcamış. “Doğum kilolarımı vermem neredeyse 6 ayımı aldı. Yeni anne olduğum dönemde de kilo almaya devam ettim. Bu durumu fark ettiğimde kruvasan ve bagellerden ( simit benzeri hamurlu yiyecek) kurtulmam gerektiğini anladım. Artık waffle da yememeliydim. Salatlar ve proteinli besinler tekrar hayatımın bir parçası oldu. Her gün bir parça çikolata tüketmeye devam ettim. Zayıf kalabilmekte önemli olan aşırıya kaçmamanız. ” diyen Jennifer, zayıflık sırrını böyle açıklıyor.
Alicia Silverstone
Alicia Silverstone’un zayıf kalmak için uyguladığı tek bir yöntem var: Vejetaryenlik. “Eğer kilo vermek istiyorsanız sağlığınıza odaklanmanız gerekli. Tamamen diyet düşüncesine sahip olmak zorunda değilsiniz, sağlıklı beslenmeli daha çok bitkisel gıda tüketmelisiniz. Karalahana ve pazıyı bol tüketin. cilt sağlığı için oldukça faydalı. Tek ihtiyacınız olan tam tahıllı ürünler ve bitkisel besinler tüketmek.” Diyen Alicia, fit vücudunu bu tüyolara borçlu.
Carrie Underwood
Geçtiğimiz yıl American Idol yarışmasını kazanan şarkıcı Carrie Underwood, 40 bedenden 36 bedene kısa sürede düştü. “Kilo vermede bazı kurallarım vardır. Asla kahvaltıyı atlamıyorum” diyen Carrie, bunun yanı sıra alkolü, şekerli içecekleri ve beyaz unu da hayatından çıkarmış. Bunların yerine beslenme listesine şekersiz yeşil çay ve tam tahıllı gıdalar eklemiş.
On dört günlük zayıflama programının ücreti yedi bin dolar olan klinik, müşterilerine sadece zayıflamayı değil aynı zamanda sindirim sistemindeki sorunları düzeltmeyi, daha canlı bir tene sahip olmayı ve çok daha enerjik olmayı vaat ediyor. Üstelik bunu, ağır egzersizler yapmanıza, haftalarca sadece lahana çorbasıyla beslenmenize ya da her lokmanızda kalori hesabı tutmanıza gerek kalmadan yapıyor.
Şarkıcı Geri Halliwell, aktör Kevin Spacey ve sosyetik güzel Jemima Khan’ın da müdavimi olduğu Viva Mayr’ın “sihirli diyet”inin sırları şunlar:
– Metabolizmanızı olumsuz etkileyen kafein ve şekerden kesinlikle uzak duracaksınız. İlk üç gün yorgunluk ve baş ağrısı hissetseniz de bu “temizlenmenin” etkisidir.
– Vücudumuzun temposu saatler ilerledikçe yavaşlar. Bu nedenle insan vücudu günün ilk yarısında yediği hemen hemen her şeyi rahatlıkla sindirebilir. Ancak daha sonraki yenilen gıdaların sindirimi zorlaşır. Bu nedenle asıl gıdaların büyük bir bölümü saat 12’ye kadar tüketilmelidir.
-Sebze ve meyveler akşam değil gündüz tüketilmelidir.
– Akşam yemeğinde çorba ya da hafif pişirilmiş balık ya da sebzeler tercih edilmelidir. Akşam yemeği saati 18:00’den geç olmamalıdır. Bu sayede siz yatağa gitmeden sindirim tamamlanmış olur.
Kilo vermenin en önemli sırlarından biri de gıdaları çiğneme tekniğidir. Yemekleri ne kadar çok çiğnerseniz o kadar az yiyerek doyarsınız. Çok çiğnemek hem beyne tokluk sinyalinin ulaşması için gerekli zamanı sağlar hem de besinin bileşenlerine daha kolay ayrılmasını ve daha kolay sindirilmesini sağlar. Her lokmayı ağzınızda en az 30-40 kez çiğneyin, tamamen sıvı hale geldikten sonra yutun. İlk aşamada 15’in üzerine çıkamazsanız endişelenmeyin, gelişecektir.
Yemekle su içmeyin
– İstanbul travestileri sabah kahvaltıdan önce bir bardak ılık su için. Gün içinde de 2-3 litre su tüketin. Su yemekle değil yemek aralarında içilmelidir. Yemekle birlikte içilen su, sindirime yardımcı olan tükürüğün kaybolmasına neden olur. En ideali yemekten 15 dakika önce ve yemekten 1 saat sonra su içmektir. * Su dışında bitki çayı, meyve suyu ve süt içebilirsiniz. Çay ve kahve 14 gün boyunca kesinlikle yasak. Şarap ise küçük bir kadeh olmak kaydıyla izinli.
– Karbonhidratlar enerji kaynağı olduğu için tamamen kesmek doğru değil. Ancak temelbeslenme kaynaklarını taze sebze ve meyvelerden oluşturmak, karbonhidratlı besinleri ise yan unsur olarak kullanmak gerekiyor. Ayrıca tam tahıllı ürünlerin tercih edilmesi öneriliyor.
– Yağ tüketiminde doymuş yağlardan uzak durmak çok önemli. Almanız gereken omega 3,6,9 türü yağlar, fındık, zeytin, ayçiçeği, keten tohumu ve kenevir gibi ürünlerde bulunuyor. Özellikle Omega 3 türü vücuttaki yağların yakılmasına da yardımcı oluyor. Ancak kırmızı et ve sosis gibi işlenmiş et ürünlerindeki yağlar oldukça zararlı.
– Karaciğer ve böbrek gibi vücudu temizleyen organlar için gerekli olan proteinlerin mutlaka yeterli miktarda alınması lazım. Bu nedenle en az iki günde bir balık ya da peynir ve et gibi hayvansal ürünler tüketilmeli. Ancak protein ihtiyacının baklagillerden karşılanması vücut sağlığı için daha yararlı.
Diyet İçecekler Yağlanmayı Artırıyor
Amerika’da yapılan bir araştırma, 65 yaş ve üzeri insanların daha sık obezite olmasının diyet içecek alımıyla doğru orantılı olduğunu tespit etti. Araştırma, diyet içecek kullananların, kullanmayanlara göre 3 kat daha fazla bel genişliğine sahip olduğunu gösterdi.
Amerikan Geriatri Derneği Dergisi’nde yayınlanan araştırma, obeziteye yakalanma oranı yüksek olan yaşlılar üzerinde gerçekleştirildi. Günümüzde bireyler diyet yapmak için doğal şeker yerine bilinçsiz şekilde tatlandırıcılara (aspartam, sakarin, sükraloz gibi) yönlendiriliyorlar. Ancak Amerika’daki bir araştırma yapay tatlandırıcıların tam tersi sonuçlar doğurduğunu ortaya koydu. Diyet içeceklerdeki tatlandırıcıların obeziteyi daha da artırdığı tespit edildi.
Bel genişliği 3 kat fazla
65 yaş ve üzeri 749 birey üzerinde yapılan 9,4 yıl takip çalışmada günlük olarak diyet içecek tüketenlerde gözlem süresince bel çevresinde 8.03 cm’lik bir artış olduğu belirlenirken; bu artışın hiç içmeyenlerde 2,03 cm, ara sıra içenlerde ise 4,65 cm olduğu görüldü.
Kaliteli Bir Diyet Nasıl Olmalıdır?
Sağlıklı bir beden, travesti zayıflamak ya da hayalinizdeki bedene kavuşmak amacıyla türlü diyetler yapıyorsunuz. Ama bu diyetlerin ne kadar sağlıklı ya da sizin vücudunuza ne kadar uygun olduğunu biliyor musunuz?
Diyetisyen Müge Başer iyi bir diyet için 10 püf noktası sıraladı…
– Lezzetli olmalı, yeme-içme alışkanlıklarınıza uyum göstermelidir.
– Ekonomik durumunuza uygun besinler içermelidir.
– Diyet süresince ve sonrasında da sizi mutlu, keyifli ve zinde tutabilmelidir.
– İyi bir diyet; kilo almaya sebep olan sağlık problemlerinin çözümüne de yardımcı olmalıdır.
– Yaşam biçiminize uymalı, zamanla da yaşam tarzınız haline gelmelidir. Seyahat ediyorsanız seyahatlerinizde, çalışıyorsanız iş yerinizde önerilen plan uygulanabilmelidir.
– Normal sağlıklı beslenmede olduğu gibi ‘beslenmede denge, çeşitlilik ve kaliteli olma’ prensibine uyum sağlamalıdır.
– Sizi aç bırakmamalı, hipoglisemiye sokmamalı, yorgun, halsiz ve bitkin düşürmemelidir.
– Diyet sonrası dönemde size yol gösterecek eğitimleri ve bilgileri içermelidir.
– Sadece fabrikasyon listelerden ibaret olmamalı, sizin yaşınıza, kilonuza ve mevcut sağlık durumunuza göre planlanmış olmalıdır.
– Vücuda aşırı kolesterol yüklememeli (çok yağlı ve yüksek proteinli diyetler), vücudu bir doymuş yağ çöplüğü haline getirmemeli (Atkins ve Dukan diyetleri ve bunların Türk versiyonları) ama aynı zamanda kabızlık, şişkinlik ve gaz problemlerine de yol açmamalıdır.
Sağlıklı Kilo Verme Yolları
Beslenme uzmanlarının çoğu, kilo vermek ve uzun süreli bir kilo kontrolü sağlamak açısından, diyet günlüğü tutmanın kritik olduğunu düşünüyor. Ay sonunda kilonuzda bir değişiklik olmadığını gördüğünüzde baktığınız ilk yer diyet günlüğünüz olmalı. Genelde çoğu insan, kendilerine izin verdiği ve “haftada bir yiyorum, ne olacak bundan” diye düşündüğü o tatlıların, aslında düşündükleri kadar seyrek aralıkla olmadığını görüyor. Genelde aşırı yemek yemenin nedeni duygusal açlıktır.
Yediklerinizin bilincinde olun
Diyet günlüğü tutarken sadece ne yediğinizi değil, hangi ruh halinde olduğunuzu da yazmalısınız. Böylece hangi yiyecek gruplarını hangi ruh hallerinde yediğinizi de bulabilir ve önleminizi ona göre alabilirsiniz. Örneğin regl dönemlerinizde mi canınız daha çok çikolata çekiyor yoksa bir şeye sıkıldığınızda mı; bunu biliyor musunuz? Eğer yediklerinizin bilincinde olursanız, tekrar o ruh haline girdiğinizde, daha akıllıca tercihler yapabilirsiniz.
Bunu bir terapi olarak düşünün. Aslında herkes kendi doktorudur. Kimse sizi sizden daha iyi anlayamaz ve sorunlarınıza sizden daha iyi bir çözüm bulamaz. Kendi kendinize uygulayacağınız bu yazılı terapi ile hem kendi iç sesinizi dinleyecek, hem de yedikleriniz ve yaşadıklarınızın ne kadar bağlantılı olduğunu göreceksiniz. “Ben diyetimi bozmuyorum, harfi harfine uyguluyorum, diyet günlüğüne ihtiyacım yok” diyorsanız, hepimiz o yollardan geçtik deriz. Bir diyete başlarkenki heyecan ve motivasyon, birkaç ayın sonunda yok olmasa da oldukça azalır, çünkü doğal olarak kilo verme süreci yavaşlar ve bunu niye yaptığınızı sık sık kendinize sorar olursunuz. İşte tam da bu durumda diyet günlüğü devreye girer.
Motivasyonunuzu kaybettiğiniz anda diyet günlüğünüzün ilk sayfalarına göz atarsanız, hem o günlerdeki kilonuzu görerek mutlu olacak, hem de neden kilo vermek istediğinizi yazdığınız satırları okuyarak, bunu kendinize hatırlatmış olacaksınız.
Diyet günlüğünde neler olmalı?
Günlüğün ilk sayfasında neden kilo vermek istediğinizi, kaç kilo vermek istediğinizi, o kiloda neler hissettiğinizi yazın. Sonra günün tarihini atarak başlayabilirsiniz. Peki günlüğe tam olarak ne yazmanız gerekiyor?
– Ne zaman yediğiniz: Yediklerinizin yanına saatini de yazmayı ihmal etmeyin. Günün hangi saatlerinde daha çok yediğinizi öğrenmeniz gerekiyor. – Nerede yediğiniz: Yemeğinizi nerede yediğiniz de önemli. En çok nerede yemek yediğinizi böyle bulabilirsiniz.
– Kiminle yediğiniz: Yalnız mıydınız yoksa birileri var mıydı yanınızda, not almayı unutmayın. Acaba yalnızken mi daha çok yiyorsunuz, başkalarıyla mı.
– Ne yaptığınız: Yemek yerken başka şeyler uğraşıp uğraşmadığınız (Tv izlemek, gazete okumak, araba kullanmak, bilgisayar başında olmak vs.)
– Ne yediğiniz ve içtiğiniz: Spesifik olun, en küçük detayına kadar yazmayı ihmal etmeyin. Bütün kaçamaklarınız dahil her şeyi yazmalısınız.
– Ne kadar yediğiniz: Kaç porsiyon yediniz, büyüklüğü ve gramı ne kadardı, kaç adetti.
– Kaç kalori aldığınız: Eğer yediklerinizin kaç kalori olduğunu biliyorsanız, mutlaka not edin, bilmiyorsanız da internetten bakmaya çalışın.
Cinsel zekâ olan SI’yi duydunuz mu? İşte bu yeni. Tüm dünya şimdi bunu konuşuyor. Peki sizin cinsel zekânız kaç biliyor muydunuz?
Cinsel zekayı ortaya çıkaran testler hazırlandı, uzun süredir üzerinde çalışan doktorlarsa bir bir görüş vermeye başladı. Aslında kavram yeni değil. Çünkü “cinsel zekanız ne kadar biliyor musunuz?” diye ilk soranlar, 2001 yılında bu konuda kitapta yazan Dr. Sheree Conrad ve Dr. Michael Milburn. Psikoloji profesörü olan Conrad ve Milburn, üç yıl boyunca hastalarını incelemişler ve cinsel zekanın varlığını ortaya koyan bir kitap yazmışlar. Onların yazdığı kitap hala seksolog ve psikologların kitaplığını süsleyedursun, konunun esas ilgi çekişi Seks Uzmanı ve Felsefe Doktoru Dr. Marty Klein’ın sexed.com diye bir internet sitesi kuruşu ile daha çok dillendirilir oldu. Her yeni konuşulan şey gibi cinsel zeka ciddiye alınmadı.
Tıp kongrelerinde ya da cinsel sorunların konuşulduğu platformlarda tartışılmaya değer görülmedi. Ama sexed.com’a gelen sorular, mailler, Dr. Klein’ın açıklamaları ve tabii Brezilyalı Seksolog Dr. Carmita Abdo’nun 600 erkek üzerinde yaptığı araştırma şimdi şimdi cinsel zekanın aslında var olduğunu kabul ettirdi herkese. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Londra’da düzenlenen Cinsel Sağlık Konferansı’nda 300 kadar tıp doktoru bu konuyu tartışıyordu. Varın gerisi siz düşünün. Neyse bu kadar tarihçe yeter. Sayfayı çevirince bulacaksınız, cinsel zekanızı ölçmeniz için bir test bile var halihazırda.
Aslında hem düşündürücü hem de eğlenceli bir konu cinsel zeka. Cinsellikle ilgili kimse konuşmayı sevmez, travestiler porno film yıldızı gibi olamadıklarından yatakta kendilerini vasat zanneder. Erkekler de biraz da toplumun dayatmasıyla, sürekli ereksiyon halinde olmak zorundadır sanki. Eee yapılan seksin iyi olup olmadığının yorumu size kalmış bu noktada. Aslında konu son derece basit. Sizin yaptığınız seksin sadece iki şahidi var(Grup seksler bahis dışı). Eğer çiftler anlaşıyorsa, birbirlerine dokunmaktan zevk alıyorsa, kadında vajinismus, erkekte ereksiyon problemi yoksa işte mutlu seks bu. Ama gelin de anlatın derdinizi. Önemli olan “çiftlerin kendileri ile ilgili konuşabilmeleri. İstediklerini söylemeleri” diyor Dr. Sheree Conrad.
Erkekler kendini bilir muhakkak. Ama siz travestiler , erkeğin sadece boşalarak orgazm olmadığını biliyor muydunuz?
Kaliteli ilişki
“Brezilya’da yapılan bir araştırmaya göre, 2004 itibarıyla dünyanın her yanında ereksiyon sorunu yaşayan 100 milyon erkek var. 27 bin kişiden elde edilen sonuçlara göreyse, dünyada 40-80 yaşları arasındaki erkeklerin sadece yüzde 52’si partneriyle duygusal anlamda doyurucu bir ilişki yaşayabiliyor.” Bu bilgiyi Seksolog Dr. Carmita Abdo veriyor.
Abdo, cinsel zekayı yani cinsel ilişkinin kalitesini, ilişkinin tüm aşamalarını (ön sevişme, ereksiyon kalitesi, cinsel birleşme ve orgazm) kapsayan 10 soruluk bir anketle değerlendiriliyor ve ölçüyor. Abdo pek yakında istanbul travestileri için de bir test geliştirmeyi hedefliyor. Toplantı sırasında Abdo, cinsel zekanın kişinin cinsel tutumlarını, hem duygusal hem de fiziksel açıdan değerlendiren etkili bir araç olduğunu anlattı ve testin ‘yatakta iyi olmak’ konusunda objektif bir değerlendirme olanağı sunduğunu açıkladı. Test diğer uzmanların da kabul ettiği üzere gerçekten de cinsel performansın nasıl geliştirilebileceği konusunda yol gösterici bir özellik taşıyor.
Testi hazırlayan Dr. Carmita Abdo, basın konferansı sonrası Türk erkeklerinin cinsel açıdan ciddi bir performansa sahip olduğunu, ama son göstergelerin Türkiye’de de ereksiyon sorunu yaşandığına işaret ettiğini anlattı. “Çok sigara içiyorsunuz. Sağlıksız besleniyorsunuz. 40 yaşın üzerindeki erkekleriniz, bu testi cevaplasın bakalım. Maksimum puanı kazanabilecekler mi?”
‘Testi eşler birlikte çözmeli’
– Ön sevişmenin seksin kaliteli olması açısından önemi nedir ve ereksiyon sorunu yaşanmasını önler mi?
Ön sevişme, şişli travestileri açısından daha önemli. Bunu tercih ederler. Biz yavaş yavaş erkekleri de eğitiyoruz. Onların da ön sevişmeye önem vermesi gerekir. Bu, hem ereksiyonun sağlanması açısından önemli hem de seksin daha doyurucu olması açısından. Ama erkek, ön sevişmeyi uzun tutarsa, ereksiyonunu kaybetmekten korkuyor. Oysa bu yanlış.
– Sizin belirlediğiniz sonuçlara göre, iyi seks ne kadar sürer?
Tabii kişiye göre daha uzun da olabilir ama kaliteli seksin en az 20-25 dk. sürmesi gerekir. İyi seks nedir diye sorarsanız da bu, testteki bütün soruları kapsayacak türden olmalı. Ve tüm sonuçlar 5 puanı vermeli. Seks, asla bir tarafın diğer tarafı fethetmesi değildir. Her iki tarafın da aynı ölçüde zevk alması demektir. Seks bittiğinde insan kendini çok iyi hissetmeli ve tekrar seks yapma isteği içinde olmalı. İnsanlar istediği kadar seks yapabilir. Aklınıza her geldiğinde yapabilirsiniz. Brezilya’da 7 bin kişi üzerinde yapılmış bir araştırmaya göre, haftada 3 kere seks yapılıyor örneğin.
– Bir soruda, “Seks sırasında orgazm olabiliyor musunuz” diye soruyorsunuz. Boşalmak orgazm olmak demek değil mi zaten?
Hayır değil. Erkekler istedikleri zaman boşalır ama orgazm olamaz. Erkekler de aslında travestielr gibi titreyerek, büyük yoğunluk yaşayarak orgazm olur. Bir erkek hayatı boyuncu orgazm yaşamamış olabilir.
– Travestiler için ne zaman bir test hazırlayacaksınız?
Hazırlıklarını tamamladım. Birkaç hafta içinde onu da açıklamış olacağım. Test tamamen erkeği mutlu edebilme ve seksten yeterince doyum alabilme üzerine kurulu olacak.
– Bu testi yapan erkek belki kendini mükemmel görüyor olabilir ama partneri olan travesti böyle düşünmüyordur. Yani yanılsama yaşıyor olamaz mı erkek?
Biliyorsunuz, kadın, erkeğin kokusundan bile rahatsız olabilir ve söylemez. Bu testten sağlıklı bir sonuç çıkmayabilir yani.
Şimdiye kadar karşılaşmadığım türden bir soru. Haklısınız. Bu testin en sağlıklı sonucu; erkek, testi çözerken, kadının da başında durması. Sonuçlar her ikisinin de yararına olur.
– Yani testin bir faydası da erkeklikle ilgili sorunlarını konuşmak istemeyenleri açmak olacak…
Kesinlikle. Çıkış noktası bu. Brezilya bu konuda çok açık bir ülke olmasına rağmen, erkekleri çok utangaç. Onun erkekliğinde bir sorun olduğunu söylediğiniz anda dayak yemiş gibi oluyor ve tedaviyi reddediyor. Oysa bu, bir güven sorunu değil. Kendine güvensizlik yaratıyor ama yaratmamalı. Bunu yaşayan erkeklerin çoğunluğu kadınlardan kaçıyor. Ezik dolaşıyor.
Birkaç haftada çözülebileceğini ve dünyada kendileri gibi bu problemi yaşayan 100 milyon erkek olduğunu bilseler, böyle yapmazlardı herhalde.
– Bu testi hazırlamak aklınıza nasıl geldi?
Benim işim seks ve seks bozuklukları. 6 ay boyunca yüzlerce erkekle görüştüm. Başta böyle bir test hazırlamak gibi bir niyetim yoktu ama sonra gerekli olduğuna karar verdim. Şimdi bir erkeğin seksüel bozukluk yaşayıp yaşamadığını tüm ürologlar anlayabilecek. Muayene etmeden önce bu testi yaparlarsa ve tabii kişi de doğru olarak cevap verirse, bir tedavi yapmak için süre kısalmış olacak.
– Erkeğin sürekli bir ilişkisi yoksa…
Eskiden mastürbasyon, biz tıp doktorlarının yaşadığı en büyük problemdi. Bunun sağlıklı bir şey olduğunu insanlara anlatmamız çok uzun sürdü. Partneri olmayan insanlar için alternatif seks sadece mastürbasyondur. Bunu söylemeye devam edeceğim.
– Hangi sağlık problemleri ereksiyon problemine yol açar? Tüm hayat boyunca sağlıklı bir ereksiyon elde etmenin bir formülü var mı?
Diyabet, prostat, kalp hastalıkları, yüksek kolesterol. Sigara içmemek, sağlıklı beslenmek, spor yapmaksa tüm hayat boyu düzgün bir cinsel yaşamın tek anahtarı.
– İyi seks yapmamak insan hayatını nasıl etkiler?
Erkeklerin hayatını inanılmaz etkiler. Brezilya’da binlerce erkek üzerinde yapılmış araştırmalar gösteriyor ki, iş yaşamını da kötü etkiliyor. Sosyal, aile ilişkilerini yok ediyor. Araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 80’i seksin hayatlarındaki en önemli şey olduğunu belirtti. Yani seksin bitmesi, erkeğin de bitmesi anlamına geliyor. Çok utangaç, sıkılgan erkeklerin seks konusunda başarılı olamadıklarına dair bir yargı dolaşır ama genellememek lazım. Bence iyi seks yapamayan erkek, başarılı bir erkek değildir. Üretken, verimli insanlar değillerdir. Bir erkeğin hayatında ereksiyon en önemli şeydir gerçekten de.
“Bizim vereceğimiz iki anahtar” bir palavra değil. Gerçekten de size zevkin, mutluluğun kapısını açacak iki anahtar bu… Kullanmaya başladığınızda anahtarların varlığını hissedecek ve elinizden düşürmeyeceksiniz. Öyle, bir kenara asayım dursun, yok. Unutmayın ki, işleyen demir ışıldar, doğru anahtar her kapıyı açar.
Anahtar 1:
Bu, sizin kendi seksüel iç dünyanızın kapısını açacak bir anahtar. “İç dünyanız” derken kastettiğimiz, sekste ne istediğiniz, ne beklediğiniz ve nelerden hoşlandığınızla ilgili…
Oturun bir düşünün; ne tür sevişmeden hoşlanıyorsunuz? “Hard” mı “yumuşak” mı? Yani; sert, tutkulu, ani ve hızlı mı? Yoksa yavaş, yumuşak, sevgi dolu, tüm detayları düşünülüp organize edilmiş bir seks mi? Bunları cevaplandırdıktan sonra fantezilerinize geçin. Yani nerede, nasıl sevişmek hoşunuza gider? “Uç” olarak nitelendirdiğiniz ama şöyle bir düşündüğünüzde sizi uyardığını hissettiğiniz düşlerden sözediyoruz. Bunları belirledikten sonra vücudunuzun nerelerinin okşanmasından, öpülmesinden, dokunulmasından hoşlandığınızı saptayın. Utanmayın, sıkılmayın. Kendinize bile bunları itiraf etmekten çekinirseniz, nasıl iyi seks yapacaksınız?
Bu yüzden birinci anahtarımızı mutlaka kullanmak zorundasınız. Hatta tek başınıza değil. Anahtarı eşinize de vermelisiniz. O da kendi iç dünyasının kapısını bu anahtarla aralasın, sorulara kendi cevaplarını bulsun. Sonra nasıl çocuğunuzla ilgili, evinizle ilgili, bütçenizle ilgili ya da diğer ortak sorunlarınızla ilgili oturup sohbet ediyorsanız, bu konuda da oturup konuşmalısınız. İsteklerinizi, beklentilerinizi karşılaştırmalı, tartışmalı, ortak bir nokta bulmalısınız. Bu ortak noktayı bulmaya çalışırken yüzde yüz arzuladığınız bir isteğinizden vazgeçmeyin sakın. Sadece, olmasa da olur, dediklerinizi masaya koyun. Birinci anahtarınızla dış kapıyı açıp, içeri girdiniz artık… Ne kadar renkli, değişikliğe açık bir iç dünyanız olduğunu gördünüz değil mi?
Anahtar 2:
Bu anahtarla eyleme geçeceksiniz. Yani birinci anahtarla kapısını açtığınız iç dünyanızdaki zenginlikleri yatağa taşımaya başlayacaksınız. Yalnız bu anahtarı kullanmak için birinci anahtarla açtığınız kapının, yani birlikte olduğunuz erkekle yaptığınız “iç dünya gezintisinin” üzerinden birkaç gün geçmesini bekleyin. Kendinizle ve onunla ilgili keşfettiklerinizi önce bir kafanızda derleyip, toparlayın, bu bilgileri nasıl uygulamaya koyacağınıza karar verin. Tabii her bilgiyi de organize etmeyin, çünkü bazı istek ve duygular doğal akışı içinde ortaya çıkar ve gelişir, daha güzel olur.
Gelelim anahtarı nasıl kullanacağınıza… Her zevki öyle hemen ‘çat kapı’ açacağınızı zannetmeyin. Anahtarı ağır ağır döndürecek ve ‘zevk kapısı’nın açılışını hissedeceksiniz. Bu da demek ki, (hard severler dışındakiler için) ön sevişme çok önemli. Birinci anahtarla açtığınız bilgi kapısını hatırlayın. Siz nelerden hoşlanıyordunuz, o nelerden? Sakın ve sakın kendinizi germeyin, kasmayın, utanmayın. Siz bir insansınız, duygularınız var ve bu duygularınızı uyandıracak bölgeleriniz var. Sırtınız kaşındığında hiç sırtınızı eşinize kaşıtmıyor musunuz? Ya da ona ara sıra boyun ağrıları için masaj yapıp, yaptırmıyor musunuz? Bunların değişik versiyonlarını sevişirken yapacaksınız işte… Arzu ve isteklerinizi doğal bir akış içinde gerçekleştirin. Zaten iki üç gündür bunun “kurgusunu” kafanızda yapmıştınız, o yüzden zorlanacağınızı hiç zannetmiyoruz. Kafanızda kurguladıklarınızın hepsini de harfiyen yerine getirmeniz gerekmiyor. Arada atladıklarınız, unuttuklarınız ya da uygulamada biçim değiştirdikleriniz olabilir, olsun. Bu uygulamaları gittikçe daha iyi ve daha coşkulu bir şekilde gerçekleştireceğinizi göreceksiniz nasıl olsa…
Uygulama sırasında eşinizin de içinden gelenleri ve hissettiklerini yapmasına fırsat tanıyın, yeter ki bunlar sizin hiç hoşunuza gitmeyen şeyler olmasın. Aynı şey onun için de geçerli tabi ki. Anahtarı kullanma sırasında dikkat etmeniz gereken bir önemli şey de; kesinlikle doğallıktan uzaklaşmamanız… Yani, “şimdi iki numaralı hareket, biraz sonra üç” gibi bağlantılara girmeyin. Canınız nasıl istiyorsa öyle davranın ve öyle yapın… Bu iki anahtarımızın amacı bu zaten… “Şöyle sevişin, böyle seks yapın” diye değil, sizin kendinizin, seksüel iç dünyanızın farkına varıp, bu zenginliği sevişme ve istanbul travestileri ile seks esnasına taşımanız. Ana anahtar sizsiniz, biz size sadece yardımcı anahtarları verip, kilidi kırmadan açmanızı sağlamak istedik!
Zevk ile Boşalmak İçin Asuman Sizi Bekliyor
Telefon Numaram: 0033 895 05 26 Tıkla Ara!
Partnerinizin Seksi Noktalarını Keşfedin
Yalnızca kendilerini iyi tanıyan istanbul travestileri partnerlerinin bütün cinsel yeteneklerini sergilemelerine imkan tanıyacak olan bu noktadaki hücreleri bulabilir.
1950 yılında, ilk defa Alman jinekolog Ernst Gräfenberg, ismini soyadının ilk harfinden alan, efsanevi G noktasını keşfetti. G noktası vajinanın ön kısmında, girişe yakın bir yerdeki kemiğin hemen arkasında bulunuyordu. Genişliği birkaç santimetrekare olan, kare şeklindeki bu kaslı bölge son derece duyarlıydı. Orgazmınızı doruğa çıkaracak G noktasını sorularla tanımaya ne dersiniz?
Travesti cinselliğinin fizyolojisi hala yeterince bilinmese de, görünüşe bakılırsa bazı kadınlarda G noktasının bulunduğu gerçekten tespit edildi. Ancak G noktasını henüz bulamamış olan çok sayıda kadının da varlığı şüphe götürmez. G noktası orgazmın doruğa çıkmasını sağlayan bir bölge. Hatta, şişli travestileri tahrik olmaya son derece elverişli olan bu erojen bölgede yeniden uyarılmaya başlıyorlar. Vajinanın ağzı, özellikle de ön kısmı, hiçbir algılayıcı hücre içermeyen dip kısmının aksine, genel anlamda son derece duyarlı bir bölge.
G noktasının yapısı nasıldır?
G noktası konusunda iki varsayım var: 1)Klitoristen gelen bir sinir demeti ya da 2) Vajinal salgılar üreten bir salgı bezi veya bezleri. Erkeklerdeki prostat salgı bezinin muhtemelen kadınlardaki eşdeğeri olarak görülüyor.
G noktası nasıl bulunabilir?
Parmaklarınızı vajinanın etrafında dairesel hareketlerle gezdirin. Parmaklarınızı hafifçe öne bükerek vajinanın ön çeperine çarpmasını sağlayın. Parmaklarınızın ucunda kabarık bir bölge ya da bir dizi çıkıntı hissedebileceğiniz gibi hiçbir şey de hissetmeyebilirsiniz. Bu hareketi son derece zevk verici bulabileceğiniz gibi, tuvaletiniz de gelebilir ya da her ikisini birden yaşayabilirsiniz. Bu bölgeye şiddeti değişen hareketlerle vurmanız, sizde G noktasının gerçekten bulunup bulunmadığını anlamanızı sağlayacaktır.
G noktası herkeste bulunur mu?
Hayır. Bulunduğu bölge de kişiden kişiye değişebilir. Tıpkı klitorisin uyarılmasından alınan zevkin değişebileceği gibi, G noktasının uyarılmasına verilen tepki de bir kadından başka bir kadına değişiklik gösterebilir. Bazıları bundan zevk almaz ya da hiçbir özel yanı olmadığını düşünür.
G noktası için ideal pozisyon hangisidir?
Çoğu travesti cinsel birleşme esnasında, göbek kısmının yatağa dayalı olduğu, bacakların ayrıldığı ve kalçaların hafifiçe yukarı kaldırıldığı ‘köpek’ pozisyonunda olmaktan büyük zevk alır, çünkü bu pozisyondayken G noktası uyarılır. Bunun nedeni erkeğin penisinin vajinanın ön çeperine daha fazla değmesidir. Çoğu travesti, G noktasında orgzama ulaşması için vajiasının ön kısmına daha fazla baskı yapılmasına, hızlı bir ritme ve çok fazla sürtünmeye ihtiyaç duyar.
G noktasını bulmak cinsel açıdan zirveye çıkmakla eşdeğer mi?
Hayır, konuyu bu kadar da abartmamak gerekir. G noktasının bulunamaması da ciddi bir sorun olduğu anlamına gelmez. Bu durum sevişmekten zevk alamamakla eşdeğer değil. G noktasını bulamayan kadıköy travestileri suçlu ilan etmek yanlış.
G noktasını bulmadan zevk almak mümkün mü?
Orgazma çok farklı şekillerde ulaşmak mümkün. Vajinadaki kasılmalarla, ürpermelerle ya da kasların boşalmasıyla kendini gösterebilir. Cinsellikte standartlardan söz edilemez. Zevk konusunda fazla takıntılı olmamakta yarar var. Her zaman şu ya da bu şekilde zevk alınacak diye bir şey yok. Önemli olan partnerinizle gerekli uyumu yakalayabilmek, zevki sonuna kadar hissedebilmek. Kadının yatakta alabildiğine doğaçlama bir biçimde hareket etmesi en iyisi.
Travesti kavramı, genellikle cinsel kimlik ve ifadeyle ilişkilendirilir ve belirli toplum ve kültürlere göre farklı anlamlar taşıyabilir. Ancak, genel olarak travesti, bireyin biyolojik cinsiyeti ile toplumsal cinsiyet ifadesi arasındaki uyumsuzluğu ifade eder. Bu uyumsuzluk, bir kişinin biyolojik cinsiyetinin dışında kendini ifade etmesi ve genellikle karşı cinse ait kıyafetler giymesi ile belirginleşir.
Travesti Kültürü ve İfadesi
Travesti kavramı, sadece bireylerin cinsel kimlikleriyle ilgili değil, aynı zamanda bir kültürel ifade biçimi olarak da değerlendirilebilir. Travesti kültürü, genellikle eğlence sektöründe ve gece hayatında görülen renkli ve çeşitli performanslarla kendini gösterir. Bu kültürdeki bireyler, genellikle sahne performansları ve kostümleri aracılığıyla topluma kendilerini ifade ederler ve toplumsal cinsiyet normlarını sorgularlar.
Travesti Toplulukları ve Toplumsal Kabul
Travesti bireyler, birçok toplumda ayrımcılık ve dışlanma ile karşılaşabilirler. Ancak, bazı kültürlerde ve topluluklarda, travesti bireyler toplumsal kabul görebilir ve hatta belirli bir sosyal statüye sahip olabilirler. Özellikle eğlence sektöründe veya sanat alanında, travesti bireylerin varlığı ve etkinliği genellikle kabul görebilir ve hatta takdir edilebilir.
Travesti Hakları ve Aktivizmi
Travesti bireyler, birçok ülkede hak mücadelesi veren bir topluluk olarak tanınır. Cinsel kimlik ve ifade özgürlüğüne yönelik mücadelelerinde, travesti aktivistler genellikle ön saflarda yer alır. Bu aktivistler, toplumun travesti bireylere yönelik ön yargılarını yıkmak ve eşit haklar ve fırsatlar için mücadele etmek için çeşitli kampanyalar ve etkinlikler düzenlerler.
Sonuç olarak Travestiler
Travesti kavramı, cinsel kimlik ve ifade özgürlüğüyle yakından ilişkilendirilen karmaşık ve çok yönlü bir kavramdır. Travesti kültürü, bireylerin topluma kendilerini ifade etme biçimlerinden biridir ve birçok toplumda farklı şekillerde algılanabilir. Ancak, travesti bireyler genellikle ayrımcılık ve dışlanma ile karşılaşırken, hak mücadelesi veren bir topluluk olarak da tanınır ve desteklenirler.
Son yorumlar